Tesla’nın neden annesine mektubunda “Türklerden uzak durduğum için üzgünüm” yazdığını derinlemesine açmak istiyorum. Bu yazımı Tesla ve Atatürk başlığı altında 27/11/2021’ de paylaştığım yazının devamı niteliğinde değerlendirebilirsiniz. Burada yazdıklarımı okumadan önce okumayanlarınız varsa önce Tesla ve Atatürk yazımı okumalarını isteyeceğim zira bazı şeyleri yazının akışını bozmamak için burada tekrar etmeyi uygun bulmadım.
Yazıyı yazmadan önce Hatay’da bir deprem yaşanacağını bilmiyordum deprem ardından birçok takipçim bana yazım hakkında geri dönüşlerde bulundu. Depremde geçidin açıldığı fotoğrafları benimle paylaşan oldu. “Bunu sizinle paylaşmayı hak gördüm” dedi. Fotoğraf gelmeden önce yer ve gök bağlantısını yeşil ve mor ışık karışımlarıyla açıldığını akışımda görmüştüm. Üzerine fotoğraf gelince çok etkilendim. O fotoğrafı burada kişisel hakları koruma kavramı gereği ve gizlilik prensibi gereği paylaşamayacağım. Dünya Molası adlı kitabım 10/01/2023 de çıktıktan sonra ilk imza günümü de Hatay kadınlarına destek için imzalamak oldu. Biz fark etsek de etmesek de Yaşamda yaptığımız eylemler o kadar birbiri ile bağlı ki. Bu konu üstünde yazmak istediğim çok şey var heyecanlıyım ama bir kısmını bu yazıda bahsederek başlamak istiyorum.
Buraya kadar açıklamalarıma sabır gösterdiğiniz içinde teşekkür ederim.
“3,6,9’ un sırrını çözerseniz evrenin sırrını çözersiniz.” Nikola Tesla
“Elif-Lâm-Mîm”
Manası: “Yaratılmışların çeşitli oluşlar ve ilişkilerle belirlenmiş hayatlarının gerekli kıldığı, ihtiyaç duyduğu irşatlar gayb âleminden gelerek onların hayatlarına girmekte ve yollarına ışık tutmaktadır” demektir.
“Elif, Lam ve Mim evrensel bir kozmik şifredir. Tüm evrene yayılan ve insanlığa kadar ulaşan kutsal şifredir. İnsanlığın başlangıcından itibaren ritim ve vuruşlarla başlayan müzik ve ritmik söz ve eylemler içerisindeki frekansı yayarak ve yükselterek herkesin ruhsal evriminin gelişmesine vesile olmuştur. “Elif, Lam, Mim” o sadece ruhların evrimine hitap eder. Evrenle dans başlar. Gezegenler güneşlerin etrafında güneş sistemleri galaksilerde galaksiler evrenlerde evrenler sonsuz boşluklarda dans ederler.
Kutsal kitap olan Kur’an-ı Kerim de Elif Lam Mim ile başlayan ayetler işarettir. Evrendeki tüm zeki varlıklara birer hitaptır. Bir yayın ve arayış sözleridir.”
“3-6-9”
Ben, kendim ve Ruh’u ve bilgeliğini aktif etmek demektir. Bu kısmı nasıl döngüler halinde yaşarız. Burada size Pluto’nun sözünü ilave etmeden geçemeyeceğim.
Platon’a sormuşlar:
“En önemli üç dostunu söyler misin?”
“Ben, kendim ve o (Ruh)” demiştir.
Şimdi Elif Lam Mim ve Ben, kendim, Ruh kısmının nasıl bağlantılı olduğunu açalım.
Elif: “Sol anahtarı, sonsuz notaların ve sonsuzluğun başlangıcı olan Elif’i temsil eder. Evrensel sonsuzluğun müzik notalarındaki ölümsüzlüğü temsil edişi evrene verilen hep aynı mesajla dünyada ve uzayda yaşam türleri olan alıcılara seslenmektir. “
Lam ve Mim: “Müziğin kalbi olan La Minör ile özdeşleşir. Dünyadan uzaya yapacağımız tüm yayınlarda devamlı La Minör akorları kullanılır. Evrende tüm canlı türleri bunu anlayarak sizlerle temasa geçecektir. Müzikte her nota ayrı enerji frekanslarını temsil eder. Onu alabilen insanların ruhları mutluluk ve huzur içindedir.”
Elif Lam Mim Hu kapısını açar.
Hu kapısı düz üçgen ve ters üçgenin birleşmiş halidir. Düz üçgen çizin ve ter üçgen çizin ortasında birleşen çizgiyi kaldırın ve karşınıza çıkan şekildir. Düz üçgen 7 yer bilgisini içerir. Ters üçgen 7 gök bilgisini yani kozmik bilgiyi içerir. İkisini birleyen insan denge de mana ile madde alemi arasındaki irtibatı sağlayabilen insandır. Ve bu insan olgun, kâmil insan ihtibasını taşır. Süleyman’ın mühründe de birleşmiş halini görebilirsiniz.
Hu nedir?
“Allah ismindeki elif ve lâm harf-i ta‘riftir. Lâm harfinin şeddeli olması tarifte mübalağa içindir, dolayısıyla Allah isminin aslı “he” (ه) harfidir. Böylece canlıların alıp verdikleri her nefeste Allah’ın ismi olan “he” sesi vardır. Alınan her nefesteki “he”nin kaynağı kalp, verilen nefesteki “he”nin kaynağı ise arştır. Hû kelimesindeki “vav” ise (و) ruhun ismidir. Hû mukarrebûnun makamı olup makamların en yücesidir.
Aynı müellife göre bu üç kelimeden hû Kur’an’da “nefs-i mutmainne, mukarreb ve sâbık” diye anılanların mertebesine işaret eder.
Hz. Ali’nin çok defa “yâ hû, yâ men hû, lâ ilâhe illâ hû” diye zikrettiği, kendisine bunun sebebi sorulduğunda “hû”nun ism-i a‘zam olduğunu söylediği rivayet edilir. Gazzâlî de “lâ ilâhe illallah”ın avamın tevhidi, “lâ ilâhe illâ hû”nun havassın tevhidi olduğunu söyler. Hû ismiyle yalnız O’nun zâtı istendiğinden bu ismin tecellisi kâmil bir keşiftir.
Mutasavvıf şairlerin hû kelimesiyle biten şiirlerinin bir kısmı ilâhi olarak bestelenmiştir.” Bakın” ilahi” olarak bestelenmiştir diyor.
Hu kapısını Elif, Lam ve Mim ile aç!
Bunu tabi ki nefesinizi kullanarak karın, göğüs ve beyninize nefesi itme yoluyla açabildiğimiz gibi zikir yoluyla ve toprağa vuruş ritmiyle, dönerek ya da kim nasıl uygulamak içinden geçiyorsa ritüel halinde kullanabilir. Kimileri için namaz ibadetinde kıyamda (Elif), rükû da (Lam) ve secde (Mim) halinde de kullanıyor. Burada detaylı teknik yazmam uygun olmayacağı için bu kısımları özetle geçmek istiyorum. Danışmanlıklarımda ve eğitimlerimde Elif, Lam ve Mim çalışma tekniklerini de paylaşmaya gayret ediyorum. En güzel açılım ise Hal elbisesini üstünüze giymekle olur.
Tesla’nın neden Türklerden uzak kaldığından dolayı üzgün olduğuna biraz daha devam edelim…
Şamanlıkta insanların üç ruhu vardır.
“Sülde, Süne ve Özüt.”
“Bu üç ruhtan birisi bedenden uzaklaştığında, zayıfladığında yerinden oynadığında kişinin üzerinde bedensel ve ruhsal açıdan birtakım değişimler gözlenir.” Beden ve ruh bağlantısı dikkatinizi çekmiştir. Bu bağlantıyı dengeye getirecek olan şey kendinlik halidir. Çünkü 1,2 ve 3. Çakralar ben dediğimiz ego’yu temsil eder. 4. Çakra merkez kendin olma halidir. 5,6 ve 7. Çakralar Ruhsal bağlantıların alındığı kanallardır ve Ruh’u temsil eder. Aşağıdan yukarıya yukarıdan aşağıya. Ters üçgen ve düz üçgen birleşimini gözünüzde insan diyagramı üzerinden canlandırınız. O sebeple de ne denir: “Kendini bilen Rabbini” bilir.
Sülde: “Beynin tam orta bölümünde bulunur. Bilincin kendisidir. Gözlerin ardına bakan maddi ve manevi açıdan dünya üzerinde göz gezginidir. Göğün dördüncü katıdır. Doğumdan önce süldelerin toplandığı yerdir.” Beynin denge kısmında yer alması madde ve mana alemini dengede yaşamak demektir.
Süne: “Bu ruh yürekte oturur. Sezgi gücüdür ve hisleri üretir. Süne sayesinde tehlike sezilir ve öngörüde bulunulur. İnsan sadece beyniyle düşünebilen bir varlık değildir. İnsan ancak sünesini gönderebildiği yerler kadar düşünebilir. Sünenin gittiği yerler geçmişteki olaylar ve gelecekteki muhtemel sonuçların bulunduğu boyutlardaki boyutlar, gözle görülemezler. Geçmişteki ve gelecekteki muhtemel sonuçların bulunduğu boyutu sadece süne görebilir ve buradan kişiye birtakım görüntüler gönderir. Bu görüntülere “içgörü” denir.” Ya da günümüz tabiriyle “duru görü” denir.
Özüt: “Bu ruh batın bölgesinde, iki leğen kemiği arasında oturur. Bütün yaşamsal faaliyetleri özüt yönetir.”
Sülde, Süne ve Özüt de sorun olduğunda, etkileri faydalı olmadığında ne yapılması gerektiği ayrı bir konudur.
Türk Şamanlığı bir bilgeliktir.
Ay ile bağlantılı olan kısma özetle gelelim.
“Ay’ın ruhu, canı ya da şaman tabiriyle iyesi görünmez bir iple doğrudan dünyaya bağlıdır. Aynı şey güneş ve tüm gezegenler için de geçerlidir. Gezegenlerin hepsi güneşe bağlı oldukları halde Ay sadece dünyaya bağlıdır. Böyle olmasaydı Ay’ın yörüngesi değişir, dünya Ay’ sız kalır ve bu da içi sıvı dolu olan canlı yaşamın büyümesinin durması anlamına gelirdi. Evet, Güneş dünya üzerindeki tüm varlıklara büyüme gücü verir. Ama depolanan bu büyüme enerjisinin kullanımı tamamen Ay’a bağlıdır.”
Ay’la bilinçli ve sıkı bir ilişki içinde olmak çok önemlidir. Ay’ın altında rahatlayarak beş dakika durmak bile görünmez bir bağ kurar. Bu bağ hissedildiği sürece Ay’a yürekten duygu göndermek de kolaylaşır. Yaklaşık beş dakikanın sonunda durup beklemek önemlidir. Çünkü Ay duran ve bekleyen bu yüreğe ışığını verecektir.
Ay, rüyalardan sorumludur. İrtibatlarını rüyalar yoluyla da yapacaktır. Tesla’nın akış ve rüyalar yoluyla bilgileri alarak bir laboratuvar dahi kurmadan icatlarını gerçekleştirme nedeni budur. Kendisi yengeç burcu olması nedeniyle bir su grubudur, yönetici gezegeni de Ay’dır. Mana ile bağlantı su gruplarında da sık rastlanan bir durumdur.
Geçmez dediklerin varsa geçer “Ya Hu!”
Görüp kaldıramadıkların varsa “Edep Ya Hu!”
Nereden geldim nereye giderim der durursan; “Hayy’dan geldik Hu ’ya gideriz Ya Hu!”
“Aslın Hu neslin Hu.”
Bu yazı içeriğinde daha detaylı açmamı istediğiniz konu olursa yorumlara yazabilirsiniz Yazının devamı için takipte kalınız. Teşekkür ederim.
Sevgiler,
Canan Güven.








4 comments
Tesla: “Eğer 3,6 ve 9’un muhteşemliğimi bilseydiniz, evrenin anahtarına sahip olurdunuz” demiştir. Tesla bu sayıların enerji, frekans ve titreşimlerle ilgili temel prensipleri temsil ettiğine inanıyormuş. Oldukça enteresan bir yazı kaleme almışsınız. Emeğinize sağlık.
Çok teşekkür ederim, hayata katkısı olsun, sevgiler.
Her yazınızı şaşırarak ve yeni bir şey öğrenerek okuyorum. Daha fazla böyle yazılarınızdan okuyabilmek dileğiyle. Kaleminize sağlık.
Çok teşekkür ederim, hayata katkısı olsun, sevgiler.