CESARETİNİ FIRÇA DARBELERİ İLE TUVALİNE VURAN İLK KADIN

Bazı adımlar cesaretin devamlılığını ister. Sen cesaret koyarsın, yolun nerede ve kimlerle kesişeceği ise, hayatın senin için planladığı düzene bağlıdır. Senin kalacağın yer, yapabildiğin şeyi yılmadan devam ettirmek olacaktır. Mihr-i Müşfik 1886-1954 yılları arasında yaşamış ve döneminin hem Kadın hem de Ressam olmanın zorlukları içerisinde hiç yılmadan, büyük bir cesaretle pek çok ilke daha fırçasını vurmuştur.

Kadınlar için bir reform niteliğinde sayılan, kız öğrencilerin eğitim görebilecekleri güzel sanatlar akademisinin, o günkü adı ile İnas Kız Sanayii Nefise Mektebi’nin kurucusu ve ilk kadın müdürü ve öncülerinden Mihri Müşfik Hanım..

O zamanlarda bu eğitimleri sadece erkekler alabiliyorken, bu adımı Kadın olarak atması, döneminde ne kadar zor bir konuya öncü olduğunu göstermektedir.

Müdireliğini yaptığı bu okul,ilk diploma alan ressam Belkıs Mustafa dışında, dünyaca ünlü Nazlı Ecevit, Aliye Berger, Fahrünnissa Zeid,Güzin Duran gibi ressamlarımızın da yetiştiği okuldur.  Mihri Müşfik ilk sergisini 17 Ekim 1918’de açsa da bu sergi, dönemin çalkantıları arasında fazla ilgi görmemiştir.

Bursalı Selami Paşa’nın oğlu Müşfik Bey’le evlendikten sonra tablolarını Mihri Müşfik olarak imzalamaya başlar. Kızlar için ilk akademiyi açıp, ilk kadın müdür olmanın dışında, o dönem için, hem Kadın hem de Ressam olmanın zorlukları içerisinde hiç yılmadan, büyük bir cesaretle pek çok ilke daha fırçasını vurur.

1922 yılında, Atatürk’ü mareşal üniforması ile ayakta canlandıran, üç metre yüksekliğinde bir yağlıboya portresini yaparak Çankaya köşküne bizzat kendi götürür.

Atatürk’ün “En Sevdiğim Tablom” dediği bu tablo, bir ilktir…Çünkü,Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün bir Türk Ressam tarafından yapılan ilk tablosu özelliğini taşımaktadır.

Sanatıyla öncü olan Mihri Müşfik, ayrıca Vatikan’a girerek Papa XV.Benedict’in portresini yapan ilk kadın ressamdır…Yaptığı çok sayıdaki Kadın Portresinden biri olan “Çingene” Adlı tablosu Louvre Müzesi’ne kabul edilen bir Kadın ressamımızdır.

Tevfik Fikret’in ölümünden sonra yüz kalıbını almış ve bu Mask Türkiye’deki İlk Mask çalışması olarak tarihe geçmiştir. Dünyanın pek çok ülkesinde sergi açmış ve Amerika’da resim dersleri vermiş bir ressamımızdır. Pek çok alanın ilki olan ve tuvale olan tutkusuyla, kendini aşarcasına çalışan Mihri Müşfik,150 tanesini günümüze ulaşmış olan aralarında Edison, Roosvelt’in de bulunduğu pek çok ünlünün yağlı boya tablolarını yapmıştır.

Sınırları zorlayan, zorluklara meydan okuyan Mihri Müşfik’in yaşamının özeti, vazgeçmeden çalışmaktan, araştırmaktan, öğrenmekten ve keşfetmekten geçen, upuzun bir yolculuktur.

O yıllarda yayınlanan Süs Dergisi sadece iki özel sayı yayınlar. İlk özel sayı 29 Ağustos 1923’te yayınlanan 9.sayıdır. Bu özel sayıyı ayrıcalıklı kılan nokta, bu sayıda Kadın Ressamların Galatasaray Sultanisinde açtığı sergiye yer verilmesi ve çeşitli resim ve eserlerinin fotoğraflarının yer almasıdır.

O zamanın bir Kadın sanatçı olmanın tüm zorluklarının yaşamış Mihri Müşfik Hanım, özellikle hayatının son yıllarında çok büyük bir mücadele vermiş ve ne yazık ki bizim bir ahde vefasızlık örneğimiz olarak, şimdi New York’ta kimsesizler mezarlığında yatmaktadır. Bu değerli çalışmayı bir Kadın olarak kalemine alan İlknur Güntürkün Kalıpçı Hanımefendiye teşekkür ederiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like

SONBAHARA UYANMAK

İçinde bastırdığın seslerin, dışarıdan sana dönmeye başlayan kelimelerin gibi, İçinde bastırdığın, ertelediklerin ve zaman verdiklerinin, dışarıdan sana dönmeye başlayan suretleri gibi, Kapıyı tıkladılar duymadın, zorladılar açmadın, Baktılar bu duymamazlık hayra…
Görüntüle

BAZI BİLDİRİMLER GÖZARDI EDİLMEMELİ

19.yüzyılın büyük İngiliz bilim insanı Michael FARADAY kendi dünyasında fakirlik içinde geçen gençliği dolayısıyla matematik alanında cahildi.  Bu nedenle defteri denklemlerle değil, fizikteki kuvvet çizgilerinin elle çizilmiş resimleriyle doluydu. Matematik…
Görüntüle

YOLCULUK

Bana öğretselerdi, kendim olmayı, yolculuğun en değerlisinin kendine yolculuk olduğunu bilselerdi belki de bu yolculuk başka olacaktı… Başkalarına göre nasıl göründüğüm öğretildi, nerede konuşmam gerektiği ve nerede susmam gerektiği… Kahkalarımın,…
Görüntüle

İçtenlik Dehanın Kaynağıdır

 Benim içtenliğim karşımdaki insana göre değişmiyor. Anlayışlı ve hoşgörülü olmak sizin tüm kaprislerinizi ve haksızlıklarınızı görmezden gelmek anlamına da gelmiyor, gayet de güzel görünüyor ve anlaşılıyorsunuz. Aramızdaki en büyük fark…
Görüntüle

MIKNATIS

Bir mıknatıs gibi, insanlar birbirlerine yaralarından çekilirlerdi. Bazıları, yaralıymış gibi sana çekilirdi, tüm gizlilikler, zaaflar, yaralar öğrenilmeye çalışılırdı. Gün gelip sana karşı kullanılması için “bak seni yarandan vururum demek için…”…
Görüntüle

AŞK’IN TARİFİ

Kilometrelerce yürüdüğün yolun adıdır Aşk. Beraber yürüdüğün, ellerinde ki yüklerini bırakacağın bir yerin olmadığında bile, taşıdığın yükün, ellerinizdeki oluşan izlerini ve morarmış parmaklarınızı yarıştırdığınız zamanların adıdır AŞK. Hanginizin yükünün ağır…
Görüntüle